Küresel Isınma

13.06.2023
Küresel Isınma

Küresel Isınmanın Tarihi

1896 yılında, İsveçli fizikçi Svante Arrhenius, küresel ısının karbondioksit miktarının artışıyla nasıl değişeceğini hesaplamak için çaba gösteriyordu. Diğer bilim insanlarının çalışmalarının verilerini de kullanarak yaptığı hesaplamalar, dikkat çekici bir öngörüde bulunmasını sağladı: Eğer atmosferdeki karbondioksit miktarı iki katına çıkarsa, Dünya'nın ısısını 5-6 derece artırır.

Fakat Arrhenius, gelecek yüzyılın neler getireceğini tahmin edemedi. Yine de bugün hala geçerli olan analizinin sonucunda meydana gelecek iklim değişikliğinin çok yavaş gerçekleşeceğini ve atmosferdeki karbondioksit seviyelerinin yüzde 50 artmasının 3000 yıl alacağını öngördü. Ancak, biz sadece bir yüzyıl içinde bu seviyeleri yüzde 30 oranında artırdık.

Küresel ısınma kavramının tarihine kısaca göz attıktan sonra, şimdi hangi durumların küresel ısınmaya neden olduğuna bakalım.

İnsan faaliyetleri sonucunda karbon emisyonu artmaktadır. Karbon emisyonu, doğal olarak oluşan karbonun atmosfere salınmasını ifade ederken, sera gazı (karbondioksit, metan, diazot monoksit, hidroflorokarbonlar, perflorokarbonlar, sülfür hekzaflorid) miktarı üzerinden, insan faaliyetlerinin doğaya verdiği zararın ölçüsü "Karbon Ayak İzi" kavramıyla ifade edilmektedir.

Özellikle 19. yüzyılda kömürle çalışan sanayi araçlarının yaygınlaşmasıyla atmosferdeki sera gazı yoğunluğu artmaya başladı. Bugün de sanayileşme, sera gazlarının yoğunlaşmasında önemli bir faktördür. Atmosfere salınan bu gazlar, dünyanın ortalama sıcaklığının artmasına neden olur. Sera gazlarının konsantrasyonundaki artış, karbondioksit (CO2), metan ve su buharı gibi sera gazlarının atmosferdeki ısıyı hapsedip, atmosferin iç yüzeyini kaplayarak Güneş'ten gelen radyasyonun dış uzaya yansımasını engeller ve bu radyasyondaki ısıyı soğurarak yerkürenin aşırı ısınmasına yol açar. Böylece küresel ısınma kavramı ortaya çıkar. Bu kavramın, büyük bir iklim sorunu oluşturduğu açıktır.

Küresel ısınmanın etkileri, sıcaklık artışıyla birlikte buzulların erimesi ve deniz seviyesinin yükselmesi şeklinde görülür. Aynı zamanda artan ortalama sıcaklık, yerel hava akımlarını olumsuz etkiler ve alışılmadık hava olaylarının yaşanmasına neden olur.

Sera gazları atmosferi ve gezegeni ısıttıkça su buharının miktarı artar, bu da gezegenin sıcaklığını daha da yükseltir ve bu duruma "küresel ısınma" denir. İklim değişikliğinin en önemli nedenlerinden biri küresel ısınma olarak düşünülmektedir.

Küresel insan kaynaklı emisyonların yaklaşık yüzde 76'sı fosil yakıtların (kömür, doğalgaz ve petrol), katı atıkların, ağaçların ve diğer biyolojik maddelerin yakılmasıyla, ayrıca belirli kimyasal reaksiyonlar sonucunda atmosfere salınan karbondioksit ile oluşur. Bu emisyonların en büyük kaynağı enerji sektörüdür.

Metan gazı ise küresel ısınmanın neredeyse dörtte birinden sorumludur. Metan gazı, karbondioksitle karşılaştırıldığında atmosferde daha kısa bir süre kalmasına rağmen daha fazla ısıyı hapseder ve daha fazla ısınmaya neden olur.

Karbon Emisyonunun Son Yıllarda Artış Göstermesinin Temel Sebepleri ve Sonuçları Nelerdir?

Son yıllarda karbon emisyonunun artmasının temel nedenleri arasında artan enerji talebi, kontrolsüz sanayileşme, ormanlık alanların azalması, kentleşme ve hayvancılık faaliyetleri yer almaktadır. Karbon salınımı, beslenmeden soluduğumuz havaya kadar yaşamımızın hemen her yönünü etkiler. Atmosferdeki karbon emisyonu hızla artmaya devam ederse, bitki türleri ciddi risk altına girecek ve gıda güvenliği büyük tehlike altına girecektir.

Özellikle sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artması, karbon emisyonunu azaltmada önemli bir rol oynamaktadır. Bu tür enerji kaynakları doğadan elde edilen ve zamanla yenilenen kaynaklardır, dolayısıyla doğaya karbon salınımı çok düşük miktarlarda olmaktadır. Daha fazla bilgi için "Yenilenebilir ve Sürdürülebilir Enerji" başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Kontrolsüz sanayileşme terimi, fosil yakıtların kullanılmasıyla doğaya salınan karbondioksit emisyonunu ifade etmektedir. Bu nedenle, kurumsal şirketlerin faaliyetleri sırasında karbondioksit emisyonlarının miktarını bilmesi ve azaltma adımlarını atması önemlidir.

Ormanlık alanların azalması ve bununla birlikte artan buharlaşma, toprak kayması, sel ve kasırga gibi doğal olayların daha sık yaşanmasına neden olmaktadır. Ayrıca ormansızlaşma faaliyetleriyle birlikte yaşam alanları daralan vahşi yaşam, insanlarla etkileşimlerini artırarak yeni tehlikelere ve salgınlara yol açabilir.

Kentleşme, enerji tüketimi ve karbon salınımı arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması gereken bir konudur. Ekonomik büyüme ve kentleşmeyle artan enerji ihtiyacının çevresel etkilerini azaltmak için yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılması gerekmektedir.

Tarım faaliyetleri sonucunda çıkan sera gazları da küresel ısınmaya etki etmektedir. Hayvancılık faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı salınımının azaltılması için zooteknistlere önemli görevler düşmektedir. Çalışmaların amacı, hayvancılık sektöründen kaynaklanan sera gazı salınımını azaltacak önlemleri belirlemektir.

Artan buharlaşma ve sıcaklıkların dünya üzerindeki iklim dengesini ve mevsim döngülerini bozması beklenmektedir. Bazı bölgelerde aşırı sıcak hava dalgaları ve kuraklık yaşanırken, diğer bölgelerde ise yoğun yağışlar ve fırtınalar gözlemlenecektir. Tüm bu etkiler insanlar ve diğer canlıların yaşamını tehlikeye atmaktadır.

Karbon Emisyonu Nasıl Azaltılabilir?

  • Enerji Verimliliğinin Arttırılması: Enerji kullanımını daha verimli hale getirmek, enerji tüketimini azaltarak karbon emisyonunu düşürmede etkili bir yöntemdir. İyi izolasyonlu binalar, enerji tasarruflu aydınlatma sistemleri, yüksek verimli cihazlar ve endüstriyel süreçlerde enerji verimliliği sağlayan önlemler almak önemlidir.
  • Yenilenebilir Enerjinin Sürekli Hale Getirilmesi: Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılması, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltarak karbon emisyonunu düşürmede etkili olacaktır. Rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi, hidrolik enerji, jeotermal enerji gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak ve teşvik etmek önemlidir.
  • Ormansızlaşmanın Önlenmesi: Ormanların kesilmesi, karbondioksitin atmosfere salınmasına ve doğal karbon emilim sürecinin azalmasına neden olur. Ormancılık projelerine ve ormansızlaşmanın önlenmesine yönelik politikalara destek vermek, karbon emisyonunu azaltmak için önemlidir.
  • Sürdürülebilir Tarım ve Hayvancılık Uygulamaları: Tarım faaliyetleri ve hayvancılık, sera gazı emisyonlarının önemli bir kaynağıdır. Sürdürülebilir tarım uygulamaları, gübre kullanımının optimize edilmesi, ormansızlaşmanın önlenmesi, hayvancılık faaliyetlerinin daha verimli ve düşük karbon emisyonlu hale getirilmesi gibi önlemler alınmalıdır.
  • Karbon Salınımı Ticareti ve Vergilendirme: Karbon salınımının ekonomik bir maliyeti olduğunda, şirketler ve endüstriler daha çevre dostu teknolojilere ve uygulamalara yatırım yapma teşvikiyle karbon emisyonunu azaltmaya yönelik adımlar atabilir. Karbon salınım ticareti ve karbon vergileri gibi ekonomik mekanizmalar, karbon emisyonunu azaltmaya yardımcı olabilir.
  • Toplumsal Farkındalık ve Eğitim: Karbon emisyonunun azaltılması konusunda toplumsal farkındalığın artırılması ve eğitim önemlidir. İnsanlar, günlük yaşamlarında daha sürdürülebilir seçimler yapmayı ve enerji tasarrufu yapmayı öğrenerek karbon emisyonunu azaltmada yardımcı olabilirler.

Bireysel olarak karbon emisyonunu azaltmak için aşağıdaki adımları da takip edebilirsiniz:

  • Bilinçli Tüketim: Enerji verimli ürünleri tercih ederek enerji tasarrufu yapabilirsiniz. LED ampuller kullanmak, enerji sınıfı yüksek beyaz eşyalar seçmek, su tasarruflu armatürler kullanmak gibi önlemler alabilirsiniz.
  • Atık Yönetimi: Geri dönüşüme katkıda bulunmak için atıkları doğru şekilde ayrıştırın ve geri dönüşüm tesislerine götürün. Ambalaj atıklarını azaltmak için tekrar kullanılabilir ürünleri tercih edin ve plastik poşet yerine bez torbalar kullanın.
  • Sürdürülebilir Beslenme: Hayvansal ürün tüketimini azaltmak veya bitkisel bazlı beslenmeye geçmek, karbon emisyonunu azaltmak için etkili bir yöntemdir. Yerel ve organik ürünleri tercih ederek de tarım sektöründeki karbon emisyonuna katkıda bulunabilirsiniz.
  • Seyahat Tercihleri: Uzun mesafeli yolculuklarda uçak yerine tren veya otobüs gibi toplu taşıma araçlarını tercih etmek, karbon salınımını azaltmada etkili olabilir. Yakın mesafelerde ise bisiklet veya yürüyüş gibi alternatif ulaşım yöntemlerini kullanabilirsiniz.
  • Su Tasarrufu: Su kullanımında tasarruf yaparak enerji tüketimini azaltabilirsiniz. Muslukları kapatmayı unutmamak, suyu gereksiz yere kullanmamak, su tasarruflu aletler ve armatürler kullanmak gibi önlemler alabilirsiniz.
  • Ağaçlandırma ve Bahçe Düzenlemesi: Ev veya çevrenizde ağaç dikerek karbon emisyonunu azaltabilirsiniz. Ağaçlar, atmosferden karbon emilimini artırır ve çevreye oksijen sağlar.

Bu adımları uygulayarak bireysel olarak karbon emisyonunu azaltabilir ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına katkıda bulunabilirsiniz.

İklim Değişikliği ile Bulaşıcı Hastalıklar Arasında İlişki Var Mıdır?

İklim değişikliği ile bulaşıcı hastalıklar arasında bir ilişki bulunmaktadır. İklim değişikliği, ani sıcaklık değişiklikleri, sel, kasırga ve kuraklık gibi daha sık görülen hava olayları, bulaşıcı hastalıkların ve virüslerin yayılmasını kolaylaştıran bir ortam oluşturduğu düşünülmektedir.

Avrupa Klinik Mikrobiyoloji ve Bulaşıcı Hastalıklar Derneği tarafından yapılan özetlemelerde, iklim değişikliği ve bulaşıcı hastalıklar arasındaki ilişkiyi anlamak için ortalama sıcaklıklar, nem seviyeleri, bitki örtüsü kalitesi ve büyük ölçekli hayvan hareketleri gibi etkenlere dikkat etmek gerektiği belirtilmektedir. Bu bağlamda, özellikle eklembacaklılar, virüslerin yayılmasında önemli bir rol oynamaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü, iklim değişikliği risklerinin bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkmasını etkileyebileceği konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Bu risklere küreselleşme, nüfus artışı ve sosyal değişimler gibi diğer faktörlerin de eklenmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Küresel Isınmanın Türkiye'ye Etkisi

Yapılan araştırmalar, Türkiye'nin de içinde bulunduğu orta kuşakta aşırı kuraklığın etkili olacağını ortaya koymaktadır. WWF-Türkiye'nin, "Türkiye'nin Yarınları Projesi" sonuç raporuna göre, iklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki başlıca etkileri şunlardır: (www.wwf.org.tr)

  • Sıcaklık artışı, 2030'lu yılların sonuna kadar sınırlı kalacak, ancak bu dönemden sonra hızlı bir şekilde artış gözlenecektir.
  • Mevsimsel ve bölgesel farklılıklar göstermekle birlikte, kış aylarında 4°C, yaz aylarında ise 6°C civarında bir sıcaklık artışı beklenmektedir (1960-1990 dönemine göre).
  • Türkiye genelinde kış yağışlarında azalma görülürken, sadece Kuzey Anadolu'nun doğu yarısında yağışlarda artış beklenmektedir.

2011 yılında yayımlanan İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı, Türkiye'de yıllık ortalama sıcaklığın gelecekte 2,5°C ila 4°C arasında artacağını ve Ege ve Doğu Anadolu bölgelerinde artışın 4°C'yi, iç bölgelerde ise 5°C'yi bulabileceğini öngörmüştür. Bu durum, Türkiye'nin yakın gelecekte daha sıcak, daha kurak ve yağışlar açısından daha belirsiz bir iklim yapısına sahip olacağını göstermektedir.

İklim Değişikliği Eylem Planı, Türkiye'nin özellikle su kaynaklarının azalması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme gibi olumsuz etkilerden önemli ölçüde etkileneceğini öngörmektedir. Hükümetler ve bireyler olarak, küresel ısınma konusunda üzerimize düşen görevleri daha fazla uygulayarak, bu sorunun çözümüne katkıda bulunmayı umuyoruz.

Menü